Sağımız, solumuz, önümüz ve arkamız her yanımız ekonomi. Döviz kuru, faiz, altın fiyatları, market zamları, asgari ücretin tespiti, memur ve emekli maaşlarına gelecek zamlar vd. Allah’ın adıyla değil, ekonomistin sobelemesiyle uyanıyoruz yeni güne.
Hayat bütünüyle ekonomik akı(tılı)yor. Herkes ekonomi uzmanı. Herkes bir koymak, beş, on, yirmi, yüz ve daha fazlasını almak istiyor. Herkes kârını azamiye çıkarmanın derdinde.
Tasavvufun ‘fena fillah’ı meğer “fenâ fil ekonomi”ye giden bir süreçmiş. Doymak bilmeyen bir iştiha, sonu gelmez bir kazanma hırsı. İnsan yaşamak için beslenir, yer içer, bunları kimse yadsıyamaz. Ekonomik insan ise kazanmak ve tüketmek için yaşıyor. İnsanın sadece ar değil, hırs damarı da çatlamış. Doğru dürüst bir emek harcayıp da, doğru dürüst yorulmadan köşeyi dönmek, nesillerin ideali oldu. Yaşasın nesilleri ekonomik animal’laştıranlar.
Kanaat, var olanla yetinme, hakkına razı olma, savurganlıktan kaçınma, saçıp savurmama, tok gönüllülük vs. tarihselmiş meğer. İsraf her konuda haddi aşmak demek ya, bu anlamıyla tam bir israf toplumu olduk. Haddini aşan aşana. Haddini aşan insanı uyaracak, Allah için vaaz edecek, “ekonomik hayvan”laşmaktan sakındıracak bir mercimiz de yok. Mescidlerimiz, Cumhurbaşkanlığının ve bakanlıkların kapısında her an haber kollayan basın-yayın organları misali, modern bâb-ı âliyi takipte olduğu için, vaaz ü nasihat işi facebook hazretlerine kalmış bulunmaktadır.
Medeniyet, insanı düşünen hayvan, alet yapan hayvan gibi tanımlarla bir şeye benzetmeye çalışıyor hani; insan aynı zamanda ekonomik hayvan olsun isteniyor. Gerçi keşke hayvanlaşsa… diyesi geliyor insanın. Zira hayvanların ekonomisi oldukça fıtrî ve imrenilesi.
Ey tekasür toplumu! Sana kıyamet hızla yaklaşmaktadır. Cennet de cehennem de hızla sana doğru gelmektedir. Ey tekasür yarışçısı! Ölümün senden kaç dakika ötede olduğunu söyleyebilir misin? Ölümün, sana doğru hızla gelen kıyametindir, biliyor musun? Öyleyse ekonomiden biraz başını kaldır da, salih ameller işlemeye bak. Ölüm ekonomiden daha büyüktür.